Üç Aylar ve İbadet Etmenin fazileti

Üç Aylar ve İbadet Etmenin fazileti
A+
A-

Üç Aylar ve İbadet Etmenin fazileti

Uşşâkî meşayıhından Sıddîk Nâci Eren Efendi’nin eserlerinde Üç Aylar’ı uzun ve detaylı şekilde anlatmıştır. Burada Üç aylarda ibadet etmenin faziletini yazacağız.

Receb, Şaban ve Ramazan Aylarında Gece ve Gündüzde İbâdet Etmenin Faziletleri

Bütün kütüb-ü semaviye, gecelerin kendine has faziletinden bahisle sâlihleri ibâdete teşvik eder. Muhakkikler gecelerdeki ibâdeti gündüze nispeten beşyüz derece üstün görmektedir. Bütün selef-i sâlihin buna binâen geceleri ihyâ edegelmişlerdir. Allahu Teâlâ’ya kurbiyet arzulayan herkes için gecenin kendisine has tecelliyâtından feyizlenmesi bir zaruret olmaktadır. Buna binâen Kitâb-ı Kerim’de, Mûsâ aleyhisselâm Allahu Teâlâ’ya tekellümün şerefine mazhar olabilmesi için kırk gece kendisini ibâdete hasretmiş.

Bu sırra binâen Kitâb-ı Kerîm der ki:

(Ve veadnâ Mûsâ selâsîne leleten ve etmemnâhâ biaşrin fetemme mîkatü Rabbihî erbaîne leyleten)

“Mûsâ ile otuz gece mîkat tâyin ettik ve bunu on gecede itmâm eyledik ki Rabbin mîkatı kırk gece oldu.”

“Mûsâ mîkatımıza gelip, Rabbi ona tekellüm buyurdukta, Mûsâ ‘Yârabbi, bana görün, sana nazar edeyim’ dedi. Allahu Zülcelâl: ‘Beni göremezsin; velâkin dağa bak, eğer dağ yerinde durabilirse sen de beni görebilirsin.’ dedi. Rabbi dağa tecelli ettikte onu parça parça etti. Mûsâ da yıldırım vurmuş gibi dayanamayıp yere düştü. Mûsâ aleyhisselam kendi ne geldikte: ‘Yârabbi, seni tenzih ve takdis ederim sana tevbe eylerim, ben mü’minlerin evvelkiyim dedi.”

Bu âyet-i kerîme incelenecek olursa, Allahu Teala’ya kurbiyet etmek isteyen ve konuşmak şerefini kazanan Mûsâ aleyhisselâm da otuz gece, ona ilâveten on gece ibâdet ve tâatle Allahu Teâlâ’ya takarrüb yolu duyurulmuştur.

Hazret-i Muhammed aleyhisselâma da makamların yücesi olan makam-ı Mahmuda erişebilmek için Allahu Teâlâ:

(Ve minel leyli fetehecced bihî nâfileten leke asâ en yeb’aseke rabbüke makamen mahmûden) buyurur.

Yani: “Habibim, geceden bir kısmında nafile teheccüd namazını kıl; me’muldür ki Rabbin seni ma kam-ı mahmûda îsâl eyleye” demektir. Makam-ı Mahmud, evvelînin, âhirînin dühûlü memnu olan, makamların en yücesidir. Allahu Teâlâ habibini bu makama isâl için teheccüd namazına teşvik etmiştir.

Yine Müzzemmil sûresinin birinci âyetinde:

 (Yâ eyyühel müzzemmilü kumülleyle illâ kalilen nisfehû evinkus minhü kalîlen ev zid aleyhi ve rettilil kur’âne tertîlâ)

“Ey, esvabına bürünen habibim, gecenin az müddetinde kalk; yarısında veyahut ondan daha azında kaim ol ve Kur’ân’ı tane tane oku” buyurarak, Hazret-i Muhammed aleyhisselâma emretmiş ve Müzzemmil sûresinin 6. âyetinde, “Gece ibâdeti rahatsızlikta şedid ise de kurbiyet ve ihlâsa daha yakındır. Senin gündüzleri uzun işlerin vardı. Rabbin ismini zikret, ona teveccühü tam ile teveccüh et.” buyurarak gece ibâdetinin ihlâsa daha yakın olması dolayısıyla ondaki fezâili belirtmiştir. 19. âyetinde de, “Bunlar mev’ızadır. İsteyen Rabbine yol ittihaz eder” buyurulmuştur. Görülüyor ki insanlar hâlis kul olmak için amelin hâlisini yapmak isterlerse muhakkak gece de ibâdete devam edeceklerdir.

Fakat Allahu Teâlâ ümmete güç gelen bir işten dolayı bunu af kıldı. Nitekim sûre-i Müzzemmil’in 20. âyetinde:

“Senin ve seninle beraber olan bir taifenin gecenin iki sülüsüne yakın bir miktarını ve nisfını ve sülüsünü kaim olduğunuzu bilir. Bundan dolayı sizden bunu af etti. Sizden hastalar, Allah’ın kâr kisbini isteyerek yeryüzünde yolculuk edenler ve Allah yolunda döğüşenler bulunduğunda, Allah bildiği cihetle gece namazını af etti” buyurur.

Bu âyet-i kerîme incelenecek olursa, hasta, seferî olanlar ve Allah uğrunda döğüşenler yorgunlukları ciheti ile Allahu Teâlâ onlara icbar etmedi, af etti. İhtiyarına kalan bu işi yapmak ancak has mü’minlere aittir. Çünkü gecede nihayetsiz tecelliler, kazançlar vardır.

İnsanın uykusu daimi olmayıp ancak vücudu rahatlaştıktan sonra onun bir miktarını da Allah’a ibâdete hasretmesi kazançların en büyüğüdür.

Bundan dolayı Fahreddin-i Râzî, Amme sûresinin 9. âyeti olan

(Ve cealnâ nevmeküm sübâten)

“Uykunuzu size istirahat kıldık” âyetindeki (sübâten) kelimesini ‘kesmek’ mânâsına alırlar. Yani uyku ve istirahatten sonra bir miktarını kesip hakka teveccüh etmesi sırrını duyurur. Allahu Teâlâ geceyi rahatlık için bir sebep kılmıştır. İnsan örtü altında rahatlaştığı gibi ancak gecede de uyku ile rahatlaşabilir.

Buna binâen:

(Ve cealnel leyle libâsen)

buyurularak, “Biz geceyi size örtü (libâs) kıldık”; (Ve cealnen nehâre maâşâ)

“Gündüzü de maişetiniz için zaman ettik” denmektedir ki gece insanların rahatlık (istirahat) zamanıdır.

İnsan gündüz ne kadar uyursa uyusun o uyumak gece uykusunu tutmadığı gibi, gece ibâdetindeki halâvet de, hiçbir zaman gündüz ibâdetinin halâvetini tutmaz. Onda kendine has tecelliler vardır.

Allahu Teâlâ geceyi bu sırra binâen ind-i ilâhîsinde daha kıymetli bulmuş ve onu lihikmetin gündüzden evvel yad etmiştir. Kur’ân-ı Kerîm’e dikkat edilecek olursa ind-i ilâhîsinde kıymetli olan şeyi daima evvel zikreder. Birbirini ikmâl ve itmâm eden şeyleri de arka arkaya yâd eder.

Meselâ: Îmânla ameli beyan ederken

(Innelleziyne âmenû ve amilüs sâlihâti)

buyurarak ilk defa îmâni, sonra ameli zikretmiştir. Çünkü îmân amelden kıymetlidir. Îmân olmadıkça amelin hükmü yoktur.

Ve yine (Ve ekimüs salâti ve âtüz zekâti)

Buyurarak namazı zekâttan evvel zikreder. Çünkü namaz dinin direğidir. Namaz kılınmadıkça zekâtın da kıymeti yoktur.

Ve yine: (Sebbehe lillâhi mâ fissemâvâti vel’ardı ve hüvel aziyzül hakîm)

“Göklerde yerlerde her şey Allah’ı zikreder. Tesbih ve tenzih eder. O galip, kaadir ve hakîmdir.” âyet-i kerîmesinde de Allahu Teâlâ, hikmeti beliğasına mebnî gökleri yerlerden evvel beyân eder.

Ve yine hikmet-i beliğasına mebnî geceyi gündüzden evvel zikrederek gecenin şerefinin gündüzden daha yüce olduğunu belirtir;

(Vel fecri ve leyâlin aşrin)

âyet-i kerîmesiyle de sene içinde gelecek on gecenin kıymetini belirterek on geceye kasem buyurur. Bu on gece Ramazan’ın son on geceyi veyahut hac ayının ilk on gecesi veya Muharrem’in ilk on gecesidir.

Ve yine: (Hâ, mîm, velkitâbil mübîn, innâ enzel- nâhü fî leyletin mübâreketin innâ künnâ münzeriy- ne)

âyet-i kerîmesiyle de sene içindeki en kıymetli saatin o gecede olduğunu belirterek

(Hâ mîm velkitâbil mübîn)

“Hakkı için biz onu (yani Kur’ân’ı) bir mübârek gecede indirdik, onunla inzâr ederiz.” buyurur. O gecede her hüküm olunmasında emri tefrik olunur. Yani bu gece Berat gecesi gibi mübârek bir gece olmakla bu geceye kasem vardır.

 

Uşşâkî Sıddîk Nâci Eren Efendi’nin eserindeki Üç aylarda ibadet etmenin faziletini aktarmaya çalıştık .

Kaynaklar :

  1. Sıddîk Nâci Eren Efendi Mübarek Geceler ve Üç Aylar syf. 75 – 79

Foto :

 

Kitap temini : Şelale Yayıncılık / 0 216 420 9581