Benim velî kullarım, beni bana lâyık bir değer ile zikrederler…
Kudsî hadîste Allah Teâlâ:
“-Benim velî kullarım! Beni, bana lâyık bir değer ile zikrederler. Ben de onları, onlara lâyık bir anışla anarım!” buyurmuştur.
Diğer bir kudsî hadiste Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
“-Ey Âdemoğulları, eğer tamamen başkalarından ayrılıp, benim ibadetimle meşgul olsanız, size öyle gönül tokluğu veririm ki, yoksulluk aslâ size yol bulamaz. Şayet bana ibadetten vazgeçer de halk ile meşgul olursanız, kalbinizi dünyalık ile doldurur ve size yok- sulluk kapılarımı açarım da bir vakit ihtiyaçtan kurtulamazsınız.”
Başka bir kudsî hadiste şöyle buyrulmuştur:
“Benim zikrim, kendilerini meşgul edip benden isteyecek vakit bulamayanlara, benden isteyenlere verdiğimden daha çok veririm.”
Başka bir hadîs-i kudsîde:
“İhlâs, benim sırlarımdan bir sırdır, onu sevdiğim kulumun gönlüne yerleştiririm.” buyrulmuştur.
“Eğer yeryüzünde, benim vahdaniyetimi tasdik edip «Lâ ilâhe illâllah» diyecek bir kişi kalmasa, cehennemi onlara musallat edip, hepsini helâk ederdim.”
Bir başka kudsî hadiste:
“Beni bilen beni arar, beni arayan beni bulur, beni bulan beni sever, beni seveni ben de öldürürüm ve sonrada diriltirim, söyleyen kelâmı ben olurum.” buyrulmuştur.
Yine Allah Teâlâ bir kudsî hadiste buyuruyor:
“Namazı kulum ile kendi aramda ikiye böldüm. Kulum benden ne dilerse veririm. Bir kul, «Elhamdü lillâhi Rabbil âlemin» dese, Allah Teâlâ; «Kulum bana hamdetti» der, «Er- rahmânir- rahim. Mâliki Yevmiddin» dediği vakit; «Kulum beni sena etti.» buyurur. «İyyâke na’büdü ve iyyâke neste’in» dediği vakit, Allah Teâlâ; «Benim sözüm, kulum ile benim aramdadır. Ve kulum için istediği vardır.» «İhdinas sırâtal müstakîm sırâtallezine en’amte aleyhim ğayril mağdûbi aleyhim, veladdâllîn” dediği vakit, Allah Teâlâ; «Bu duâ, kulum içindir. Kulum benden ne dilerse di- lesin verilecektir.»” buyurur.
Allah Teâlâ, şöyle buyuruyor:
“Ey dünya, bana hizmet edene sen de hizmet eyle! Sana hiz- met edeni de bir köle gibi kullan.”
Resûl-i Ekrem’in haber verdiği diğer bir kudsî hadîste, Allah Teâlâ:
“Bir kulum tevbe edip bağışlanması için bana yalvarırsa, onun sesinden daha sevimli bir ses yoktur. Bir kulum tevbe edip: «Ey Rabbim, beni esirge ve koru!” dese, Allah Teâlâ kereminden, «Emrindeyim ey kulum! Benden ne dilersen dile, sen benim katımda meleklerim gibisin. Ben sana, senin gönlünden daha yakınım. Ey melekler, benim bu kulumu affettiğime sizler şahit olun.»” buyurmuştur.
Diğer bir kudsî hadîste şöyle buyrulmuştur:
“Benim bu kubbelerim içinde saklı, öyle velîlerim var ki, onları benden başka kimse bilmez.”
“Ben bir kulumda iki korku ve iki emniyeti bir arada toplamam. Dünyada benden korkan, âhirette korkudan emîn olur. Dünyada emîn olan ise, âhirette korku içinde kalır.”
Resûl-i Ekrem’in, Allah Teâlâ’dan naklettiği bir başka kudsî ha- diste şöyle buyrulmuştur:
“Benden başkasından bir şey uman, beni bilmemiştir. Beni bilmeyen, bana ibadet etmez. Bana ibadet etmeyen ve benden başkasından korkan da benim azabımı hak etmiş olur.”