Allah sevgisinin hakikati

Allah sevgisinin hakikati
A+
A-

 Uşşaki Şeyhi Sıddık Naci Eren Efendi Hz.’lerinin (ks) Muslumaniz Elhamdulillah isimli eserinden bir kesit…

 

Allah sevgisi, Allah’tan gayrısını unutmaktır. Sevgi, hayranlık duyan kalpte dâimdir. Allah sevgisi ne ihsanla artar, ne eziyetle eksilir. Muhabbet Allâh’ı bulmaktır.

O’ndan gayrı her sevgiyi kalpten atmaktır, yani yok etmektir.

Sevgi, kalp tanesini yiyen, kıymetli bir kuştur. Muhabbet, yüksek mânevî makamların elde edilmesini sağlar. Allah sevgisi, O’nu bilmek, anmak ve O’nunla huzura kavuşmaktır.

Allâh’ı seven, günah işlemez, hiç kimseye zarar vermez.

Sen Allâh’a isyan ediyorsun. Hâlbuki “Ben Allâh’ı seviyorum!” diyorsun. Allah hakkı için bu acayip ve gülünç bir davadır. Eğer muhabbetin olsaydı, Allâh’ı sevseydin ona itaat ederdin.

 

Derler ki:

Bir gün bir cemaat Bağdat’ta Şeyh Şiblî’nin ziyaretine gitmişler. Kapıyı çaldıklarında Şiblî:

“-Kimsiniz?” diye seslenmiş. Onlar da:

“-Seni sevenler” diye cevap verince üzerlerine taş yağdırmaya başlamış. İki kişiden başka diğerleri kaçmış. Şiblî, kaçanlara:

“-Hani beni seviyordunuz. Taşlarımdan neden kaçıyorsunuz?” diye seslenmiş ve kapıdaki iki kişiyi:

“-İşte gerçek dost ve sohbetime lâyık sizsiniz!” diyerek içeriye almış.

Demek ki seven, sevgilisinin her şeyine katlanır.

 

Bâyezid-i Bistamî naklediyor:

“Dört şeyi yanlış anlamışım: Ben Allâh’ı istiyor, O’nu anıyor, O’nu biliyor ve O’nu, seviyordum. Hâlbuki sonradan anladım ki, aksine, benden evvel O beni istiyor, anıyor, biliyor ve seviyormuş.”

Allah sevgisi bir sırdır ki, anlatılamaz. Mânevî bir emirdir ki, görünmez. Her kâmil, kendine göre Allah sevgisine ait sözler söylemiş ve onun özellik ve faydalarını türlü şekillerde belirtmiştir. Tâ ki kulların kalplerine özleyiş ve şevkin nûrlu ateşi dolsun ve içten Allah sevgisini istesinler.

Muhabbet ağacının yaprağı şevk (şiddetli arzu); meyvesi aşktır. Şevk muhabbetin neticesidir. Çünkü şevk, muhabbetten doğar. Sonra şevk, gerçek sevgidir. Allâh’ı seven, elbette O’na kavuşmayı özler. Şevkin kemâle varması, nefsi şehvetlerden kesmekle olur. O zaman Allah şevkle sevilir. Şevk muhabbetin cevheridir; aşk ikisinin birleşmiş şeklidir.

Şevk, sevgili anılınca, gönlün heyecanlanmasıdır. Şevk, insanın kalbindeki fitile benzer. Aşk, onun yağı gibidir.

 

Bir kâmile sormuşlar: “-Allâh’ı özledin mi?”

Cevabı şu olmuştur:

“-Ben O’nu özlemiş değilim. Çünkü özleyiş, kayıp olana, görünmeyene karşı olur. Hâlbuki kayıp olan görünürde ve sen de O’nun huzurunda isen artık O özlenir mi?”

Allâh’ı özleyen, O’na kalbiyle seslenir ve O’nun sırrıyla münacat eder. Özleyenin alâmeti şudur ki; yaratıcısından hiç bir şey istemez, yalnız ve yalnız O’nun rızasını ister ve gece gündüz O’na yalvarır, görünmesini diler. Özleyen, Allah’tan başka bir şey bilmez, yalnız O’nu bilir.

Mevlâ’ya müştâk olan gönül, cisim ve cânı neyler?! O, her şeyi bırakıp, yalnız O’nu arzu eder.