Mahşer halkının hesaba çekilişi
Uşşaki Şeyhi Sıddık Naci Eren Efendi Hz.’lerinin (ks) Muslumaniz Elhamdulillah isimli eserinden bir kesit…
Bilmiş ol ki, Allah Teâlâ insanları mahşer yerine toplar, herkese amel defterini verir, orada hesaplarını görür ve ondan sonra teraziyi ortaya getirir. Kimseye zerre miktarı haksızlık olmaz. Nitekim âyet-i celilede:
“Bugün herkese kazandığının karşılığı verilir. Bugün haksızlık yoktur. Şüphesiz Allah hesabı çarçabuk görendir.” (el- Mü’min Sûresi, 17) buyurmuştur.
Bazılarına göre, bütün insanların hesabını Allah Teâlâ bir anda görür, hatta herkes yalnız kendisinin hesapta olduğunu sanır. Bununla beraber ilk hesaba çekilecek, Resûl-i Ekrem’in ümmetidir.
Nitekim Resûl-i Ekrem: “Dünyaya en son gelen ve kıyamette ilk hesaba çekilecek olan, benim ümmetimdir.” buyurmuştur.
Nakledildiğine göre, kıyamet günü Allah Teâlâ:
“-Muhammed Aleyhisselâm’a söyleyin, ümmetinin yanında bulunsun, zira onların hesabını göreceğim!” buyurur.
Cebrail -aleyhisselâm- durumu haber verir. Resûl-i Ekrem hazır bulunur. Hesap vereceğini duyan ümmetinin ihtiyarları dizüstü, gençler ise yüzüstü yerlere kapanırlar ve:
“-Aman ya Muhammed! Bize şefaat eyle!” diye bağırırlar.
Resûl-i Ekrem:
“-Yâ Rab, ümmetim zayıftır, onlar benden sonra öksüz kaldılar. Senin cemâl ve merhametine müştâktırlar. Ben senden nefsimi, âilemi, kızımı ve torunlarımı değil, ümmetimi istiyorum. Biz fedâ olalım da onları bağışla.
Yâ Rab! Ümmetim olmadan senden Burak, Havz, Makam-ı Mahmûd ve Cennet gibi hiçbir şey istemem. Eğer ümmetime azap edeceksen, ben, taat ve ibadetimi onlara veriyorum.” der.
Resûl-i Ekrem’in bu münâcaâtı karşısında bütün melekler de heyecana gelerek ağlaşırlar. Bunun üzerine Allah Teâlâ:
“-Habîbim! Sen nasıl istersen ben de ümmetine öyle muâmele ederim.” buyurur.
Allâh’ın izniyle Resûl-i Ekrem, terazinin gözüne yapışır. Bundan sonra rahmet hazinelerinden «Lâ ilâhe illâllah» yazılı bir kâğıt parçası çıkar. Resûl-i Ekrem bunu terazinin bir gözüne kor ve bu sûretle ümmetinin sevapları günahlarından ağır gelir. Sonra da dilediği gibi ümmetine şefaat eder ve şefaati makbul olur. Nitekim âyet-i celilede:
“Pek yakında Rabbin sana verecek ve sen de hoşnut olacaksın.” (ed-Duhâ Sûresi, 5) buyrulmuştur.
“Kûtü’l-Kulûb”de anlatıldığına göre, kıyamet günü Allah Teâlâ peygamberlere:
“-Ümmetlerinizle beraber hesap olunacak ve onların yanında bulunacaksınız!” buyurur. Resûl-i Ekrem’ine:
“-Sen onların yanında bulunma, ben onların hesabını kolayca bitiririm!” buyurur.
Resûl-i Ekrem:
“-Yâ Rab, ümmetimin hesabını bana ver, onların hallerini benden başka kimse bilmesin.” der.
Allah Teâlâ:
“-Sen şefkatli bir peygamber olarak ümmetinin hesabını başkasının bilmemesini istiyorsun. Hâlbuki ben merhamet edicilerin en çok merhamet edicisi bir Allah olarak onların hesaplarını sana da bildirmek istemem. Zira onlar senden de utanırlar.” buyurur.
Yine nakledildiğine göre, kıyamet günü olunca, Allah Teâlâ: “-Nerede her hâl ü kârda bana şükredenler?” diye çağırır.
Bu dâvet üzerine gelen bir cemaat, hesapsız ve kitapsız olarak Cennete girer.
Yine Allah Teâlâ:
“-Nerede beni zikirden başka bir şey ile meşgul olmayanlar?” diye seslenir. Yine bir cemaat gelerek doğruca Cennete giderler.
Yine Allah Teâlâ:
“-Nerede insanlar uyurken geceleri ibadet edenler?” diye çağırır. Yine bir cemaat gelip onlar da cennete girer ve ondan sonra hesap başlar.
Uşşaki Şeyhi Sıddık Naci Eren Efendi Hz.’lerinin (ks) Muslumaniz Elhamdulillah isimli eserinden bir kesit paylaştık…